ArtUnlimited Seval Dakman Röportajı: Galeri Bir Sosyal Statü Nesnesi Değildir

Son güncelleme: 2021-06-09 07:58:49

Galatasaray'da konumlanan Carré d'Artistes Istanbul’un kurucusu Seval Dakman ile bir araya geldik ve programlarının yanı sıra, galerinin "ulaşabilir sanat" ve "sanatı demokratikleştirme" gibi hedefleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

ArtUnlimited Seval Dakman Röportajı: Galeri Bir Sosyal Statü Nesnesi Değildir

 


  • Fransa menşeli olan Carré d'Artistes’in Türkiye’nin sanat merkezi konumundaki İstanbul’a galeri açma hikâyesi nasıl başladı? 

 Carre d'Artistes; dünyada, resmi olarak ulaşılabilir sanat fikrini ortaya koyan ilk galeri konseptidir. Sanatı demokratikleştimek söylemi ile ortaya çıkan galeri bugün dünyada elliden fazla galerisi olan, en büyük galeri zincirine dönüşmüştür. Dünya sanat piyasasında gelişmekte olan vektörleri takip eden biri olarak, herkes için sanat fikriyle yola çıkan bu galerinin İstanbul’da olması fikri beni çok heyecanlandırmıştı. 2015 yılında dünyada başka bir ülkeden temsilcilik alan ilk yer İstanbul oldu.

İstanbul sanatın ve kültürün cazibe merkezlerinden biri olduğu için böyle bir galeri ağının bir ayağının burada olması kaçınılmazdı.  

  • Carré d'Artistes Istanbul’un Galatasaray’da ve Fairmont Quasar’da olmak üzere iki galerisi sanatseverlerle buluşmakta. Bu iki yeri seçerken İstanbul’un eski ile yeni kültürel noktalarına ulaşmayı amaçladığınız görünüyor ve ‘Herkes için sanat’ anlayışını Türkiye’de yaygınlaştırma hedeflerinizle de örtüşen bir çizgide ilerliyor. Bu hedeflerinizden bahseder misiniz?

Evet çok doğru herkes için sanat diyerek yola çıkan bir galeri Carre d’Artistes. Ayrıştırıcı değil, kapsayıcı bir felsefemiz var. Hedefimiz; sanatçı ve eser kalitesinden ödün vermeden, herkesin bütçesine uygun bir seçki sunmak. Bizim seçkimizde, ulaşılabilir ve premium dediğimiz iki kategori var. Koleksiyonerlerin ilgisini çeken ve sanat alımına yeni başlayan herkesi kapsamak istiyoruz. Özellikle sanat yeni koleksiyoner portföyü yaratıp, Türkiye sanat ekonomisini daha ileri bir noktaya taşımayı hedefliyoruz.

  • Evrensel bir sanat platformu oluşturmak için sanata ‘Sanatı Demokratikleştirmek’ mottosuyla yaklaşan bir galerisiniz. Bu mottonuzu açımlar mısınız?

Demokratik sanat söyleminin çok önemli bir kavram olduğunu düşünüyorum. Galerilerin tarihteki kuruluş amacı demokratik bir platformda sanatçılar için eşit koşulları sağlamaktı. Fakat ilerleyen zamanlarda spekülatif bir sanat piyasası oluşturuldu, eserin ve sanatçının değerini belirleyen kurumlara dönüştü galeriler. Yüksek gelir gruplarına hitap eden bir sanat piyasası yaratıldı. Galeriler bir sosyal statü nesnesi değildir, galeriler sanatçı ve koleksiyoner arasında bir köprüdür, bu ilişkiyi yeniden canlandırdığı için demokratik sanat diyoruz. Galerilerin kurumsallaşması ile demokratik sanat ortamı yaratılabilir. Demokratik sanat kavramı aslında bu sistemin tamamını sorguluyor ve yeni olana alan açmaya çalışıyor. Koleksiyoner için de sanatçı için de daha ulaşılabilir bir ortam yaratıyor. Global çağda, sanatçıların ülke dışına çıkmasını kolaylaştırıyor ve sanat alımına büyük bir ivme kazandırıyor. 

  • Sanat koleksiyonculuğu Türkiye’de artarak devam etmekte ve bu sanat koleksiyoncuları arasında gençlerin sayısında da gözle görülür bir artış söz konusu. Genç koleksiyoncu adayların yapıt edinmesine yönelik bir program izlemeyi düşünüyor musunuz?

En önemli amaçlarımızdan biri bu, genç koleksiyoner kazanmak ve onlara danışmanlık verip sanat piyasasına yeni aktörler kazandırmak. Sadece Türkiye’den değil, dünyanın her yerinden sanatçıya yer vererek koleksiyonerleri dünya sanat piyasası hakkında genel bir göze ve fikre sahip olmasını amaçlıyoruz.

Carre d’Artistes kuruluş amacı olarak, hiçbir zaman piyasadaki mevcut koleksiyonerlerin portföyüne girmek gibi bir amaca olmadı. Evet, mevcut koleksiyonerler de bizim müşterimiz ama yüzümüzü hep yeniye dönerek ilerlerdik. Yeni alıcılar yaratmaya çalışıyoruz. En zoru buydu aslında, İstanbul’da sanat piyasasının güvenli alandan çıkıp yeni koleksiyonerle kazanmak için risk aldık. Verilerimiz bize muazzam bir başarı yakaladığımızı gösteriyor. Risk almadan piyasada yenilik yaratmak mümkün değil. 

  • Siyaset bilimler üzerine lisans eğitimi, sanat tarihinde yan dal, sanat sosyolojiyle ilgili çeşitli konferanslara katılma ve sanat antropolojisi üzerine yüksek lisans tezi yazma gibi akademik çalışmalara ve altyapıya sahipsiniz. Akademiden öğrendiniz bilgileri “ulaşılabilir sanat galerisi” adı altındaki tanımınızla birleştirdiğinizde ortaya çıkan veriler nelerdir? 

 Interdisipliner bir bakış açısına sahip olduğunuzda, piyasanın psikolojik, sosyolojik, siyasal ve ekonomik sorunlarını doğru okuyabiliyorsunuz. Türkiye’de sanat ekonomisinin neden gelişemediğini analiz edebiliyorsunuz. Ekonomik olarak bizden çok daha geride olan bazı ülkelerde sanat alımının neden daha fazla olduğunu görebiliyorsunuz.  Türkiye’de sanatseverlik ve eser alım kültürünün nasıl gelişmesi gerektiğine dair önermeler ortaya koyup galeride pratik olarak uygulamalar yapıyorum. Psikolojik ve ekonomik bariyerleri yıkınca ortaya güzel sonuçlar çıktığını görmek sevindirici bir tablo.

  • Carré d'Artistes Istanbul’un Türkiye sanatına getireceği yenilikler nelerdir?

Carre d’Artistes İstanbul’u getirdiği en önemli yeniklerin başında Türk sanatçıları dünya sanat piyasasına sunmak geliyor. Genç sanatçıları destelemek ve piyasa sanatçılarını daha ulaşılabilir hale getirmek.

İstanbul galerimizde sergilenen bir Türk bir sanatçının eserleri bir ay sonra Paris’e ordan Newyork’a, Şangayi’ye, Honkong’a, Moskova’ya ordan Amsterdam’a giderek sergileniyor. Dünyanın her yerinde izlenme ve koleksiyoner edinme şansı yakalıyor. Dünyadaki sanat piyasasıyla tanışan sanatçılarımız çeşitli ülkelerde dikkat çekip kişisel sergi açma imkanı yakalıyor. Dünyadan bir çok sanatçı ile aynı platformda sergilenen sanatçılar global bir ekosistemin içerisine giriyor, işte bu çok yenilikçi bir yaklaşım. Türkiye’deki koleksiyonerler galerilerimizde dünyanın bir çok yerinden sanatçıyı izliyor ve dünya sanat trendleri ile bir göz geliştiriyor, fikir sahibi oluyor. Her ay bir sanatçımız dünyadaki bir başka galerimize gidiyor, bir diğer sanatçı istanbu’a geliyor, Kısaca Carre d'Artistes İstanbul, uluslararası bir ekosistemle yenilikçi ve çok dinamik bir galericilik konsepti sunuyor.

  • İstanbul son zamanlarda sıklıkla uluslararası bir kent ve çok uluslu şirketlerin yatırım yaptığı bir yer olarak nitelendiriliyor. Türkiye’nin söz ettiğiniz sanat pazarında gereksinim duyduğu noktalar nelerdir? Bu pazarın sanat ekonomisine yansımaları nasıl olacaktır? 

İstanbul muazzam bir kent çok dinamik, çok kültürlü, şehir insanına çok farklı tatlar sunuyor. Maalesef sanat piyasasını aynı çizgide görmüyorum, kapalı ve stabil ilerliyor. Farklı tatlar sunmuyor. Yeni fikirlere açık olmak, dünya sanat piyasasını takip etmek gerektiğini düşünüyorum. Sanat trendleri neler bunları iyi anlamak gerekiyor. Dünya sürekli değişmekte ve bu değişim baş döndürücü. Sanat trendleri de sürekli dönüşüyor, bunun gerisinde kalmamak gerek. Dünya sahnesine ulaşılabilir sanat çıktı, dünyada engellenemez bir yükselişte, neden bu kadar yükseliyor doğru anlamak ve adapte olmak gerekir. Herkesin her şeye ulaşabildiği bir dünyada sanat galerinin ulaşılmaz konumları sanat ekonomisi için ne kadar doğru? İyi analiz etmek gerekir. Galerilerde, tekelcilik yerine kurumsallaşma gelişmez ise galericilik Türkiye’de ne kadar var olabilir bunu tartışmak gerek.

  • Carré d'Artistes Istanbul’un çalışmayı düşündüğü sanatçıları seçerken belirlediği yaklaşım nelerdir?

Uluslararası bir kuruluş olduğumuz için süreç kurumsal ve demokratik ilerliyor. Dünyanın her yerinden, her yıl 2000 üzerinde sanatçı başvurusu oluyor. Uluslararası bir kurul tarafından 2 ayda bir değerlendirme yapılıyor ve yılda 10 sanatçı seçiliyor.  Galeri sahipleri olarak, seçimlerde oylama yapıyoruz, referans veriyoruz. İstanbul galerisi olarak, Türkiye’deki sanatçıların dünya temsilciliğini yapıyoruz, işlerini beğendiğimiz sanatçılara referans olup, uluslararası ağa girmelerine destek veriyoruz.

  • Carré d'Artistes Istanbul’un Türkiye’de temsil ettiği sanatçılarla kurulduğu ülke olan Fransa’da ki ya da diğer ülkelerde bulunan galerilerdeki sanatçıların etkileşimi için bir çalışma yapılmakta mıdır? 

Sistemimizin en önemli noktalarından biri de bu aslında, sanatçılar ve sanatseverler arasında etkileşim yaratmak. Örneğin; galerimizde çok sevilen sanatçıları yurt dışından davet ediyoruz burada koleksiyonerlerle bir araya getiriyoruz. Türk sanatçılarla birlikte etkinlik organize edip etkileşim sağlıyoruz. Ayrıca Fransa’da her yıl bir kez dünyadaki bütün sanatçılarımızı davet ettiğimiz bir program var, dünyanın her yerinden sanatçılarımız bir araya gelip birbirlerinden besleniyor, kendi ülkelerindeki deneyimleri paylaşıyor.

  • Programınız içerisinde yer alan ya da ilerleyen dönemlerde öne çıkacak çalışmalarınızla ilgili ne gibi planlarınız var?

İlerleyen dönemlerle ilgili çok güzel projelerimiz var, şu an çok önemli bir seçki için çalışıyoruz. Yurt dışından işlerini çok beğendiğimiz sanatçıları galerimizde ağırlayacağız. Türkiye’de çok iyi sanatçılar ve genç yetenekleri bir araya getirip etkileşim yaratacak, yeni bir demokratik platform kurmak üzerine çalışıyoruz.

Röportaj linki:  "Galeri Bir Sosyal Statü Nesnesi Değildir"