Resimlere şiirlerin duygularıyla bakmak nasıl olurdu?

Şiir, duyguları bir araya getirmenin en ritmik ve eski sözel yoluyken; resim sembollerin bir araya geldiği bir ifade şekli oldu.

Uygarlık Tarihinin en erken örneklerinden günümüze on binlerce başarılı şiir yazıldı ve paha piçilemez resim yapıldı.

Gelin birlikte Carre d’Artistes İstanbul’un eserlerine Şubat ayının duygusunu taşıyan bazı şiirler eşliğinde bakalım.

  


 

   Bulutsuz ülkelerin ve yıldızsız göklerin
   gecesi gibi yürüyor güzellikte;
   Karanlığın en karası, en beyazı
ışığın
   Buluşmuş edasında gözlerinde;
   göğün görkemli günden bile esirgediği
   Meyvelerin kadife ışığı teninde.
   Işık biraz azalsa, biraz gölgelense yüz,
   Kuzguni saç
örgülerini dalgalandıran
   Ya da gelip usulca çizgilerine konan
   Tarifsiz güzelliğin solduğunu görürüz;
   O yumşak, saf yerde konaklayıp geceler
   Tatlı, duru, tertemiz düşünceler.
   O yumşak,o dingin, tatlı ve dokunaklı
   Alnının üzerinde yanağında;
   Kıvanç dolu düşünceler ve ışıl ışıl renkler
   Anlatır, ölümlü yalan dünyayı
   Güvenle ve erinç içinde geçen günleri;

   Yüreğinde hep masum bir sevgi!  

   Yürüyor Güzellikte, Lord Byron 

 

 




Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?   
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.

18. Sone William Shakespeare 

  

Geri dön ve alıp götür beni sevgili duygu,
bedenimin anıları uyanıp, eski arzular
tekrar canlanınca kanımda.
Dudaklar ile ten hatırlayınca ve yeniden
dokunmuş gibi olunca eller.
Geceleri, sık sık geri dön ve alıp götür beni
dudaklar ile ten hatırlayınca.

 Geri Gel, Konstantinos Kavafis

  

Hayal eder dururum; yüreğimi dağlayan
D
üşünü bir kadının, sevdiğim, beni seven,
Ne t
üm özge bir insan, ne kendine benzeyen
Bilinmedik bir kad
ın, beni seven, anlayan.
Beni anlıyor O, ve yüreğim, ışıldayan
Y
üreğim O'nun için sorun olmaktan çıktı,
O'dur solgun aln
ımın sıcak ıslaklığını
G
özyaşlarıyla serinletmek için ağlayan.
Bilmem, esmer mi, sarışın mı, kızıl saçlı mı?
Hat
ırladığıma göre, tatlı bir ismi vardı
Ömrün sürgün ettiği aşıkların ki gibi.
Bakışı bakışına benzerdi anıtların,
Sesi vard
ı uzak, sakim, ağır bir sesi
Perde perde kaybolan sesince a
şıkların.
My Familiar Dream, Paul Verlaine

 

 

    ...

   Artık kış bize eski fotoğraflar gibi sevgilim,
   Rüzgâr kuzeyden fena kuvvetinde,
   Dünya bize eski zambaklar gibi Çin.
   Dünya bize çok acı sevgilim.

   Eski sevgilim fotoğraflar eski kışlar gibi,
   Eskide kalmış, okkadar Çin.
   Kirpikleri karlı bir dünyamız vardı bizim
   Parmağımızda mavi yüzükler sevgilim.

   Kirpikleri karlı bir dünya görmüştük,
   O dünya bize şefkatle bakmıştı, içeriden
   Sevgilim beni yoğumdan var ettiydin
   Varlıktan yo’ğun, sonra sonra
   Sonra bir gün her şey karbon sevgilim.

   Bir kitabımız vardı bizim
   Neyden oluşmuşsa tabiat
   Yüzüğümüzde o yazıyordu;

   Neyden oluşmuşsa tabiat
   Ondan oluşsundu bizim rüyamız da
   Oluşsundu yeterince beklemekten.

   Bir gün her şey karbon sevgilim.

   Birhan Keskin